Adnan Binyazar: Kadının öyküsü

 
Adnan Binyazar: Kadının öyküsü Adnan Binyazar: Kadının öyküsü

Ondan sonra kadın, eskiden olduğu gibi, ona yakıştırılan güzelliğiyle, çekiciliğiyle değil, bilimsel, sanatsal, toplumsal başarılarıyla değerlendirilmiştir. Türklerin Oğuz boylarıyla devletleşmeye yöneldiği dönemi anlatan Dede Korkut, kadını eşinin bahtı, evinin tahtı sayar. Ne acıdır ki yetkililerin kulakları işitmiyor, gözleri görmüyor, ağızları kilitli. Cephede savaş sürerken, bir toplumu özgür, bağımsız, eşitlikçi, barışçı, vicdanlı kılmanın eğitimle gerçekleşeceği inancıyla öncelikle yüzyıllarca eğitimden, özgürce yaşamaktan yoksun insanımızı bilgiyle donatmayı düşünür. - Geçtiğimiz aylarda da Eskişehir, Ankara gibi büyük kentlerde üç öğrenci birden canına kıymıştı. ",. . O, servi boylu, kara saçlı, yaya benzer çatma kaşlı, güz elması gibi al yanaklıdır. Bir yandan umut yitimine uğrayan Cumhuriyetin emanetçisi genç kadınlar, çözümü canlarına kıymakta buluyor:- Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü 1. Daha beş altı yaşlarındayken, öğretime dinsel törenlerle başlatıldığı mahalle mektebinden babasının isteği üzerine ayrılarak, hiçbir törene gerek duyulmadan öğrencinin yeni konularla karşılaşmasını sağlayan Şemsi Efendi Okulu’na geçer. . sınıf öğrencisi Elif Coşkun (18), yerleşke içindeki banyoda bornoz ipiyle asılı halde bulundu. Atatürk, bilime, sanata, buluşlara öncelik vererek toplumu Aydınlanmaya yöneltti. Nâzım Hikmet’in “bizim kadınlarımız: /korkunç ve mübarek elleri/ ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle/ anamız, avradımız, yarimiz” dediği kadının her alanda kendini yetiştirmesi, Cumhuriyet okullarının armağanıdır. Kitabın girişinde de kadın, “Yazıdan yabandan bir konuk gelse, kocası da evde olmasa, konuğu yedirir içirir, gönderir” diye tanımlanır. O kadın, Kurtuluş Savaşı’nda kağnının önüne kendini koşup cepheye sırtında mermi taşıyacak denli özverilidir. Bugün üniversitelerde, eğitimde, sanatta, bilimde kadın-erkek sayısı eşit olmasa da birbirine yakındır. “Beyrek” öyküsünde de babası nasıl bir kızla evlenmek istediğini sorduğu oğlu, “Bana öyle bir kız bul ki ben yerimden kalkmadan o kalkmalı, ben atıma binmeden o binmeli, ben çatışmaya girmeden o bana baş getirmeli” der. CUMHURİYET KADINITürkiye’nin çağdaşlaşma tarihi, kadını sanat, bilim, sosyal alanlarında yetiştiren okullarla başlamıştır. - Son bir ayda dördüncü intihar: Hacettepe Üniversitesi Beytepe Öğrenci Evlerinde bir öğrenci odasında yaşamına son verdi. ATATÜRK AYDINLANMASIÖnce Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak ülkeden yabancı işgalcileri kovar Mustafa Kemal. ÇAĞDAŞLIK DÜŞMANLARIGelişim düşmanı ortaçağ kafalı gericiler hemen her gün, Atatürk’ün gençliğe emanet ettiği çağdaş Türkiye’yi temelden sarsacak eylemlerde bulunurken, üst düzeyden kişiler, onları destekleyici açıklamalar yapıyor.

Adnan Binyazar: Kadının öyküsü

ATATÜRK AYDINLANMASIÖnce Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak ülkeden yabancı işgalcileri kovar Mustafa Kemal. Bir yandan umut yitimine uğrayan Cumhuriyetin emanetçisi genç kadınlar, çözümü canlarına kıymakta buluyor:- Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü 1. Nâzım Hikmet’in “bizim kadınlarımız: /korkunç ve mübarek elleri/ ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle/ anamız, avradımız, yarimiz” dediği kadının her alanda kendini yetiştirmesi, Cumhuriyet okullarının armağanıdır. ",. CUMHURİYET KADINITürkiye’nin çağdaşlaşma tarihi, kadını sanat, bilim, sosyal alanlarında yetiştiren okullarla başlamıştır. Ne acıdır ki yetkililerin kulakları işitmiyor, gözleri görmüyor, ağızları kilitli. . “Beyrek” öyküsünde de babası nasıl bir kızla evlenmek istediğini sorduğu oğlu, “Bana öyle bir kız bul ki ben yerimden kalkmadan o kalkmalı, ben atıma binmeden o binmeli, ben çatışmaya girmeden o bana baş getirmeli” der. - Geçtiğimiz aylarda da Eskişehir, Ankara gibi büyük kentlerde üç öğrenci birden canına kıymıştı. - Son bir ayda dördüncü intihar: Hacettepe Üniversitesi Beytepe Öğrenci Evlerinde bir öğrenci odasında yaşamına son verdi. sınıf öğrencisi Elif Coşkun (18), yerleşke içindeki banyoda bornoz ipiyle asılı halde bulundu. Kitabın girişinde de kadın, “Yazıdan yabandan bir konuk gelse, kocası da evde olmasa, konuğu yedirir içirir, gönderir” diye tanımlanır. O, servi boylu, kara saçlı, yaya benzer çatma kaşlı, güz elması gibi al yanaklıdır. Atatürk, bilime, sanata, buluşlara öncelik vererek toplumu Aydınlanmaya yöneltti. ÇAĞDAŞLIK DÜŞMANLARIGelişim düşmanı ortaçağ kafalı gericiler hemen her gün, Atatürk’ün gençliğe emanet ettiği çağdaş Türkiye’yi temelden sarsacak eylemlerde bulunurken, üst düzeyden kişiler, onları destekleyici açıklamalar yapıyor. Cephede savaş sürerken, bir toplumu özgür, bağımsız, eşitlikçi, barışçı, vicdanlı kılmanın eğitimle gerçekleşeceği inancıyla öncelikle yüzyıllarca eğitimden, özgürce yaşamaktan yoksun insanımızı bilgiyle donatmayı düşünür. O kadın, Kurtuluş Savaşı’nda kağnının önüne kendini koşup cepheye sırtında mermi taşıyacak denli özverilidir. Türklerin Oğuz boylarıyla devletleşmeye yöneldiği dönemi anlatan Dede Korkut, kadını eşinin bahtı, evinin tahtı sayar. Bugün üniversitelerde, eğitimde, sanatta, bilimde kadın-erkek sayısı eşit olmasa da birbirine yakındır. Ondan sonra kadın, eskiden olduğu gibi, ona yakıştırılan güzelliğiyle, çekiciliğiyle değil, bilimsel, sanatsal, toplumsal başarılarıyla değerlendirilmiştir. Daha beş altı yaşlarındayken, öğretime dinsel törenlerle başlatıldığı mahalle mektebinden babasının isteği üzerine ayrılarak, hiçbir törene gerek duyulmadan öğrencinin yeni konularla karşılaşmasını sağlayan Şemsi Efendi Okulu’na geçer. .