Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Hepsi de küçük ve sevimli. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. 18. Sağ, sol eski yapı. ",. Büyük bir Yunan tapınağı. Tepede bir tapınak. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Çevresine hiç uymayan bir yapı. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Orada bir heykel. Her şey tablo gibi. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. . Yamaçlarda üzüm bağları. Regensburg’da. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Ludwig’in kalıtı. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Biraz ileride büyükçe bir alan. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Heybetli ve gururlu duruyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Kendine vadiler açıyor. . Regensburg, 2000 yıllık bir kent. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Sislerin ardında güneş. . Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. . Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Sislerin ardından güneş çıkıyor. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor.

Tuna kıyısında bir gün...

Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Ludwig’in kalıtı. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Kendine vadiler açıyor. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Sislerin ardından güneş çıkıyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Sağ, sol eski yapı. ",. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Hepsi de küçük ve sevimli. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Heybetli ve gururlu duruyor. Orada bir heykel. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. . Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. 18. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. . . Tepede bir tapınak. Büyük bir Yunan tapınağı. Regensburg’da. . O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Sislerin ardında güneş. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Her şey tablo gibi. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Yamaçlarda üzüm bağları. Biraz ileride büyükçe bir alan. Regensburg, 2000 yıllık bir kent.